Eyvah! Yoksa Bağımlı mıyım?

Yaşantımız içerisinde bazı anlarda farkına varamadığımız durumlardan biridir. ‘’Bağlılık ve Bağımlılık’’ Bağımlılık: Tutsaklık, özgürleşememe ve bireysel karar verememe olarak görürken, bağlılığı kalben iletişimin, samimiyetin ve dürüstlüğün en yalın hali olarak düşünüyorum.

Kurduğumuz arkadaşlıklar ve ilişkiler de gözden kaçırdığımız en önemli noktalardan birkaçı karşımızda ki insana ‘Ne şekilde davrandığımız, onun bizim hayatımızın hangi yönünü önemli ölçüde doldurduğu’ ve ‘O olmadan nasıl yaşıyor oluşumuz’  Bu yönden bağlılık ve bağımlılığımızı iyi bir şekilde ayırt etmek gerekiyor.

Gelin bu durumu kendim de yaşadığım ve çevrem de gözlemlediğim kısa bir hikaye de inceyelim:

Filiz saatine dikkatlice şöyle bir baktı. Fikir danışacağı arkadaşı Ahmet yine geç kalmıştı ‘’Acaba nerdeydi?’’  ‘’Neden telefonunu açmıyordu?’’  Arkadaşı olmadan da yapabilirdi ama yapamıyordu işte fikirlerini danışmaya ihtiyacı vardı. Sanki Ahmet her dakika yanında olunca kendisini çok daha iyi hissediyor rahat bir nefes alıyordu.

İşte nihayet Ahmet gelmişti acelesi var gibi Filiz’e ne kadar kendisine bağımlı olduğunu bildiğini belli eder bir şekilde ‘’Yine bensiz bir adım bile atamadın dimi?’’ dedi.

Filiz kendi başına kararlarını veremediği gibi Ahmet’siz adım dahi atamıyor, fikirlerine ve onayına muhtaçlığını apaçık gösteriyordu. Çaresizlik onu başkalarının fikirleri kölesi haline getirmişti adeta.

Filiz elinden bir şey gelmediğine inanarak diğer samimi dostu Ayşe’ye uğradı. Ayşe Filiz’in tam aksine özgüveni yüksek, başkalarının fikirlerini dinleyen ama kendi fikirlerine daima inanan bir insandı. Eşi, dostu tarafından sevilen, aranan biriydi; çünkü insanlara kalpten bağlıydı. Onlara sürekli ihtiyacı yoktu. Bu yönden de başarılı bir iş kadını olmayı sürdürüyordu.

Filiz hayranlık duyduğu arkadaşına nasıl bu kadar özgüvenli olduğunu ve bağımlı olmamasının sırrını merak için de sordu:

Öncelikle kendine inanmalı ve güvenmelisin Filizcim. Başkalarının fikir ve görüşlerine ihtiyaç duyabilirsin bu normal ama başkalarının düşüncesi hayatının bütününü oluşturmamalı. Kendi kararlarını bilinçli bir şekildekendin verebilirsin.  Bir çok arkadaş ve çevre edin hayatın da bu senin gözlem ve deneyim gücünü daima arttırır.

Hikayedeki Filiz gibi eğer sizde:

– Sürekli birilerinin onayına ihtiyaç duyuyorsanız,

– En yakın arkadaş ve ilişkileriniz de günün 7/24’ü arayarak yapabilecek işlerinizin olmasına rağmen konuşma ve birlikte zaman geçirme ihtiyacı hissediyorsanız,

– Eşiniz, dostunuz olmadan sokağa, alışverişe dahi tek başına çıkamıyorsanız (Bu durum sosyal fobi, bağımlılık ve özgüven eksikliğinden dolayı da olabilir)

– Devamlı karşınızdaki insanı düşünmekten, merak etmekten kendinizi alamıyorsanız. Bilin ki siz bir bağımlısınız demektir.

Bağımlılık: Sevgi eksikliğini tam olarak tamamlayamadığımızdan dolayı olur.

Hissettiğimiz sevgi boşluğu kurduğumuz ilişkiler de bağlanmamıza neden olabilir.  Fark edilmeyecek gibi gözüken bu durum başlarda normal gözükebilir ama karşımızdaki insan bu boşluğumuzu doldurmakla yükümlü değildir.  Bu yüzden sevgi boşluğumuzun ruhen ihtiyacını kendimiz karşılamak durumundayız. Kendi içimizdeki sevgiyi kalben hissettiğimizde ve bu sevgiyi her gün beslediğimiz de varolan sevgi açlığımızı hem gidermiş hem de kendimizi daha da iyi hissetmiş oluruz.

Hayat tek bir insana bağımlı kalmak için çok kısa. O yüzden daima kendinize yatırım yapın, bencil olmayın ama kendinizi de geliştirmeyi ihmal etmeyin. Kendini geliştiren ve iyi yetiştirmiş bir insan odak noktasını başkaları yerine kendine çok rahat çevirebilir.

Özlem ÖZTULUM